10 Ocak 2010 Pazar

Okul Yılları ve Yemek


Ortaokul ve lise anılarım anlatmakla bitmez, senelerce aynı okulda aynı insanlarla beraber büyüdüğümüz hikayelerimiz de çoktur.
Nedense şu anda aklımda yemeğe yönelik anılarım canlandı.

Kantincimiz rahmetli Safi Abi, iyi adamdı hoş adamdı, bizim okuldan mezun olduğu için de bizi çok severdi ama sabahtan itibaren aralıksız yaptığı tostları plastik bir bidonun içine koyar, tenefüste kantine saldıran biz gençlere bu bidondan çıkardığı yarı soğumuş ve hafif lastikleşmiş tostlardan verirdi. Zamanımız kısıtlı olduğu için de mecburen bu tostlardan yer, yanında da Eker marka cam şişeden ayran içerdik. Şimdi düşününce hem hislendim hem de içim kalktı :)
Okulun yemekhanesi vardı ama opsiyoneldi, tabi ki sadece hazırlık sınıfları yemekhaneye yazılırdı. Ortaokula başladıktan sonra ailem çok istese de büyüdüğümü düşünüp yemekhaneye yazılmamış, güya artiziz ya, onun yerine dışarda yemeği seçmiştim.
Öğle tatillerimiz 1 saatti ve ailelerden sene başında yazılı izin alınması şartıyla öğle tatilinde dışarı çıkmak serbestti. Düşünebiliyor musunuz, ne acayip bir şey. Dışarı çıkıp yemek yer ve sonra okula dönerdik. Çok az kırardık okulu, inekmiymişiz ne :)
Genellike okulun karşısındaki bakkaldan ekmek arası köfte patates alır ve gezerek onu yerdik.
Tabi, Çömçe adındaki mantıcı ve Mc Donalds da sık sık gittiğimiz yerlerdendi.
Okul yönetimi öğle tatilinde dışarı çıkmamıza izin verirdi ama okulu iyi temsil etmemiz için kılık kıyafetimize de çok dikkat ederlerdi. Neyse o konuya hiç girmemeyim :)
Bir de okula yakın bir pastane vardı, inanılmaz güzel açmalar yapardı, sıcacık, 2 açma yerdim öğle yemeği niyetine :)
Bu yediğim sağlıksız şeylerle nasıl 100 kilo olmamışım anlamadım :)
Şimdi olsa yemekhaneye yazılır, salata, ana yemek filan yerdim heralde çoğunlukla :)

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Sevdim yazılarınızı...
Anlatımınız, ifade gücünüz, düzgün Türkçe kullanımınız ve yazdıklarınızın içeriği kuşkusuz.
...ve abartmayı sevme huyunuzla ilgili yazınıza da çok kıkırdadım!.. Kendimle özdeşleştirdiğim için tabi ki:-))
Yaşım ve yaşadıklarım aştı ve de taştı, - abartmıyorum şimdi-, ve hala sizinkine benzer anları yaşıyorum:-))
Ama biliyor musunuz, bence bu abartma diye tanımladığımız durumların bir başka açıklaması da olabilir. Yaşanan her anın hakkını iyi vermeye çalışma gayreti ve yaşanmışlıkların başkalarına yapılan aktarımlarının da iyi anlaşılmasını isteme hali gibi... Bence her ikisi de "naif" ama hoş çabalar:-))
Yazmayı sürdürün genç dostum.

Bero dedi ki...

Ne kadar mutlu ettiniz beni, ne güzel, sizin de içinizdeki bu heyecan hiç bitmesin, sanırım bizi yaşama bağlayan dabu heyecan. Yazılarımı beğenmeniz ise ayrıca mutlu etti beni.

Dışavurum dedi ki...

Hangi, okul desem ? :) Merak ettim çok Berrak :)

Bero dedi ki...

:) Moda'da Saint Joseph. Bi nostaljik oldum :)

Nesobaby dedi ki...

Bonsoir! Demek sen de fransız ekollüsün :))) Ben de Burak Bora'da fransızca bölümündeydim ahh ahh lise yılları en eğlenceli yıllarmış haberimiz yokmuş :))