Öncelikle kıza yapışır, sürekli arar sorar, gereksiz bir samimiyet ve ani yakınlaşma içine girer. Görüşelim diye tutturur, kız atlatmaya çalışsa da illa ki görüşelim der, mesaj atar.
Kız da özellikle çekingendir çünkü adamın kötü bir imajı vardır. "Aa o mu, bir ilişki tutturamaz, daldan dala konar" derler adam için. Kız adamı içten içe beğenir ama kendini geri çeker doğal olarak.
Adam o kadar inatçıdır ki, kız en sonunda kız adamın bir teklifini kabul eder, dışarı çıkarlar. Hoşça vakit geçirirler, adam fazla girişkendir, olsun, hoştur da. Sonrasında yine arar kızı, yine bir görüşme, böyle devam eder birkaç sefer. Kızın içinde "belki de bana aşık olmuştur" şeklinde umut filizleri yeşerir içten içe.
Sonra adam aninden pırrrr. Aramaz 2-3 gün. Kızın içi içini yer, mesaj atar, mesaja cevap gelmez.
Bir süre sonra adam yine arar, kız nerede olduğunu sorunca "işlerim vardı, yoğundum" şeklinde antin kuntinler yapar.
Kız onunla güzel vakit geçirir, ama buluşmalar eksiktir çünkü devamını kız asla bilemez.
Adam bir vardır, bir yoktur. Bir yakındır, bir uzak. Bir cesaret vericidir, bir korkutucudur.
Kız hem kopamaz, hem de kıl olur. Yalnızdır ya, en azından bir çeşni diye düşünür. Haklıdır da, ama kafasını da takar.
Böyle bir kısırdöngü içinde geçer zaman.
Bu tip ilişkileri çok duyuyorum son zamanlarda. Anlamıyorum bu adamlar ne yapmak istiyor? Kızı aramadığı zamanlarda ne işler çeviriyor? Ne kadar gereksiz bir yıpratıcı durum sözkonusu. Hele bir de aşık olduysa vay kızın haline.
Karşılıklı aynı hedefe koşan her tür ilişkiyi anlıyorum, ama böyle kızı kendine bağlayıp da ondan sonra kaçışa geçen erkekleri hiç anlamıyorum.