22 Nisan 2010 Perşembe

Fi Tarihindeki İznik Gezisi


"İznik'e kim gider ki tatile ?" demiştim, eşimin İznik'e gitme önerisini duyunca.

Kendisi zamanında kalabalık bir arkadaş grubu ile gitmiş ve öyle güzel bir tatil geçirmiş ki, bir kurban bayramında tutturdu İznik'e gidelim diye.

Araştırmacı kişiliğimi ortaya çıkararak hemen bir inceleme yaptım İznik hakkında.

Bir baktım, kasabada görülmesi gereken bir sürü tarihi eser var, Roma hamamı mı desen, antik tiyatro mu desen, obelisk mi desen, ne ararsan var.

Kafamda küçük bir Roma canlandı, heyecan fırtınasına tutuldum daha gitmeden. Yaşasın dedim, Avrupa'ya gidemedik ama megersem ülkemizde bir Roma varmış

Sene 2007, aylardan Aralık, yanımıza kafa dengi 2 arkadaşımızı aldık, oralarda bulamayız falan diye bagaja şarapları yükledik, çıktık yola.

Kısa sürede İznik'e ulaştık. İznik gölü kıyısında yer alan yörenin en güzel oteline yerleştik ve hemen keşif turuna çıktık.

Bayramın 1.günündeyiz. Önce tarihi eserleri gezelim dedik, motiveyiz ya.
Tabi ilk anda hayal kırıklığı başladı, antik tiyatro desen, yazık birkaç kalıntıdan ibaret. Obelisk ise tarlaların arasında kuş uçmaz kervan geçmez bir noktada, terkedilmiş bir çubuk
Neyse dedik bari yemek yiyelim. Oranın en meşhur et restoranı "İmren" ne yazık ki bayramın ilk günü nedeniyle kapalıydı. Sokaklar ise bomboştu, tüm halk ev ziyaretlerinde veya evlerin arka bahçesinde kurban kesiyordu, içimiz kalktı.

O kadar terkedilmiş bir hali vardı ki İznik'in, aynı gece Bursa'ya gitmeyi bile düşündük.
Sonunda çaresizlik içinde odalarımıza çıkıp kendimizi şarapla avutup delice sarhoş olduk.
O sarhoş kafayla otelin restoranında yayın balıklarımızı mideye indirince keyfimiz yerine gelir gibi oldu, neyse dedik bari bir gece kalalım.

Ertesi sabah ise harika başladı, göl o kadar dingin, hava o kadar berraktı ki, otelin sahiplerinin bisikletlerine atlayıp göl kıyısında gezintiye çıktık. İznik gölü çok özel bir göl bence, sonsuz bir dinginliği var, küçük dalgalar renk renk ışıklandırıyor gölü.

Bir önceki gün kapalı olan İmren Restoran, bayramın 2.günü açılmıştı, kendimizi öğle yemeğini yemek için restorana attık. Orada yediğim nefis ızgara pirzolaların, köftelerin tadı hala damağında. Tatlı olarak sunulan ekmek kadafının üzerindeki kaymak, kadayıfın kendisi kadardı. Öyle bir yedik ki , mide fesatına uğrayacaktık az kalsın. Sadece o yemek için bile İznik'e gidilir, ben böyle lezzet görmedim.

Öğleden sonra hamamları ve diğer tarihi eserleri gezdik, çinilerin yapıldığı atölyelere girip çıktık, bu kez çok keyif aldık, neşe içinde İznik sokaklarında dolandık, birçok anlamsız takı satın aldık.

Tatil boyunca her boş anımızda soluğu göl kıyısında aldım, göle taş attım, sonsuz dinginliği içime çektim, doğa ile kucaklaştım :)
Getirdiğimiz tüm şarapları mideye indirip yarı sarhoş olarak akşamları rakı-balık yedim.
Dönüşte Bursa üzerinden İstanbul'a ulaştık. İznik-Bursa yolu sağlı sollu ağaçlarla çevrili cennet gibi bir yol, dinlediğimiz harika müziklerle o yoldan geçişimiz dün gibi aklımda.

Başta facia ile başlayan İznik gezisi, hayatımın en hoş tatillerinden biri olarak aklımda kaldı, umarım yolum bir gün yine oralara düşer.

5 yorum:

Sinem Ergun dedi ki...

O kadar güzel anlatmışsınki gelmiş görmüş kadar oldum sizle, ben oraya 15 yaşımdayken gitmiştim ve o göl kenarını, sakinliği hiç unutmam, hertaraf yeşil yeşil ağaçlardı, yürüyüş yapıp ağaçlara bile tırmanmıştık. İstanbul'dan haftasonu kaçışı için çok iyi bir alternatif bence, ama demekki aman bayramın ilk günü gitmeyelimmiş:)

Dışavurum dedi ki...

İznik'e kim gider ki tatile ?
:) Berocum bu yazıyı okudum 'ben de giderim artık' :) Anlamsız takılardan da alıcam ama , evet ya bana hep öyle oluyor alıyorum inci boncuk , sanırsın o an 10 TL'ye kaşıkçı elmasını verdiler bana.
Sonra eve gelip takı kutusuna atıyorum , bir daha da piyasaya çıkmıyor o "gereksiz takılar" :)

Bero dedi ki...

Sinem, siz yine de beklentiyi fazla yükseltmeyin tabi :)

Sedoş, çok komiksin çok güldüm yorumuna. Sonra da bir cinnet anında hepsini atarım o takıların :)

kurtlu kitap dedi ki...

bu yakınlarda tekrar gidersen diye faydalı bir bilgi: bir sürü yeni küçük çini atölyesi açıldı. eğer özgün takılardan hoşlanıyosan iznik kendini kaybetme garantili. biz en son kurban bayramında gittik ve cüzdanı zor kapatıp çıktık :)

Bero dedi ki...

Aslında İmren'e gitme hayalleri kuruyorum ara ara (karnım acıkınca :))
Kimbilir, giderim belki yakınlarda.
Öneri için teşekkürler kurtlu kitap :)