29 Ağustos 2010 Pazar

Planlar, planlar, planlar

"Bir sonraki adımı düşünmeden geçirdiğin tek bir zaman dilimi dahi var mı?" diye sordu beni en yakından tanıyan dostum.

O sorudan sonra, benim hep bir sonraki adımı düşünerek geçen zamanım masaya yattı. O bir şey dedi, ben bir şey dedim, bir kez daha farkettim, kafamda hep planlar, programlar, bir sonraki aşamada ne olacaklar...

Ben de istiyorum sonrayı düşünmeden savrulmayı, ben de istiyorum planların olmadığı bir beyne sahip olmayı.

Sarhoşken pek bir güzel savrulurum, hatta biraz da fazla savrulurum. Ama diğer zamanlarımda hep kafamda programlar, düzenlemeler, plan kırıntıları gider gider gelir.

Böyle olduğum için sistematik ve düzenli yaşarım, başıma beklenmedik saçmalıklar gelmez. İşimi de çok iyi yaparım, çünkü işim planlamaktır benim.

Yine böyle olduğum için bilinmezlikten korkarım, gerilirim, sürüklenmek istemem.

Eşimse bayılır plansızlığa, böyle bir denge tutturmuş gider geliriz senelerdir.
Onu tanıdıktan sonra farkettim bu huyumu, bir yandan avantaj olarak görürken, diğer yandan da büyük sıkıntı olarak görüyorum son zamanlarda.

Değişmeye çalışıyorum, suyu akışına bırakmaya çalışıyorum, sakinleşmeye çalışıyorum.

4 yorum:

Aslısın dedi ki...

Planlamak ve sonrayı düşünmek güzel ve vazgeçilmesi gereken bir huy değil amaa eğer ki o planların arasında, önüne çıkanı görmekten alıkoyuyorsan kendini, azıcık gözünü açık tutsan yeter berocuk :)

Bero dedi ki...

Anam, kesin dediğin gibi yapıyorum ben.
Hedefe kitlendim mi gerçek bir kör oluyorum.
Dur bu konuya bi eğileyim :)

minimalist dedi ki...

plan, program da yapmak gerek duruma göre suyun akışına bırakmak da. İkisinin arasını bulabilmek ise en önemlisi ...

Bero dedi ki...

Haklısın minimalist,
ben de bazen dengeli, bazen dengesizim