14 Haziran 2010 Pazartesi

Değişime Ayak Direme!!!


Değişime ayak uydurabilmeli insan, sürekli geçmişi yad ederek dövünmek yerine, yeni şartlarla da mutlu olmayı öğrenmeli.

Varolandan daha iyi bir duruma geliyorsak, değişime hemen adapte olabiliyoruz.

Peki ya varolandan daha kötüye gittiysek? Bu durumda "eski güzel günlerin" hayali bizi bırakmıyorsa, sürekli geçmişe dönebilmeyi umuyorsak, işte o zaman hata yapıyoruz demektir.

Ne yazık ki ben bu hatayı hep yapıyorum, hata olduğunu bile bile yapmaya da devam ediyorum, bu konudan muzdaribim.

Kendi elimde olmayan sebeplerden dolayı istemediğim bir duruma düştüysem üzülüp duruyorum. Şartlar değişti ve sevdiğim bir yerden, bir kimseden ayrı düştüysem, bu duruma alışmak yerine eski duruma dönmeye zorluyorum kendimi. Değişmeyeceğini bile bile değiştirmeye çalışıyorum ama nafile, sonunda sadece yıprandığımla kalıyorum, hiçbir şey elde edemiyorum.

Aslında biliyorum ki, her işte bir hayır vardır, bir şey oluyorsa mutlaka bir nedeni vardır. Bunu bilmeme rağmen üzülmekten alıkoyamıyorum kendimi.

Son derece mücadeleciyim, sonuna kadar savaşıyorum elimdeki yeni durumu reddetmek için. Ama şu ana kadar hiç başaramadım, ne olacaksa oluyor.

Yeni felsefemin, yine böyle şartlar nedeniyle ayrı düştüğüm bir dostumdan öğrendiğim gibi "su akar yolunu bulur" olmasını istiyorum. İtiraf ediyorum, başaracağımdan pek umudum yok. Bu özelliğim, ruhumun "arabesk" yönünü simgeliyor.

2 yorum:

minimalist dedi ki...

yani hepimiz zorlanıyoruz ama süreç kimimizde daha kısa kimimizde ise daha uzun işleyebiliyor. Zamanla öğreniyoruz hepimiz; su akar yolunu bulur gerçekten de. Başarmaya inan bence...

Bero dedi ki...

Haklısın minimalist, benim su biraz yavaş akıyor sadece :)